Evrim Akın Fan Club
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Evrim Akın Fan Club

Evrim Akın Fan Club'e Hoş Geldiniz..
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Evrim akın biyografi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
.sonay.
Tam Evrimci
Tam Evrimci
.sonay.


Mesaj Sayısı : 454
Yaş : 29
Nerden : NEVŞEHİR
Metin Alanı : <center><font color="white"><marquee direction="left" style="background:red">Vatanını Seven Görevini En İyi Yapandı®️.</marquee></font></center>
Kayıt tarihi : 23/08/09

Evrim akın biyografi Empty
MesajKonu: Evrim akın biyografi   Evrim akın biyografi EmptyPaz Ağus. 23, 2009 9:49 pm

12 Haziran 1979'da Ankara'da doğdum.
Dört kişilik memur bir ailenin çocuğuyum.
Rahmetli babam çok eğlenceli adamdı, neşemi ondan aldım.
* Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni kazandım. Sonra atıldım ve çalışmaya başladım.
* Para kazanmaya başlayınca, hayatta kendimden daha değerli iki varlık, annem ve erkek kardeşimi yanıma aldırdım
Hayattaki tek amacım onları korumak.
* Dizinin kastı oluşurken Selin rolü için uygun kimseyi bulamamışlar.
Orada çalışan arkadaşım Jale beni tavsiye etmiş. Görüşmeye gittim, saçlarımı sarıya boyatıp boyatamayacağımı sordular.
Vee 31 Aralık 2003'te rolün bana verildiğini söylendi. Benim için tam bir yılbaşı hediyesi oldu yani.
* Selin'le benzer taraflarımız hiç yok. O çok kokoş, ben daha spor bir kızım; jean, tişört, spor ayakkabı ya da terlikle gezerim.
Topuklu ayakkabılara, süslü kadınlara özeniyorum ama öyle rahat olamıyorum. Bana göre Selin çok sıradan...

Kendi Ağzından Hayatı
Hayatım Türk filmi gibi: Evrim Akın
Henüz 17 yaşındayken yaptığı ve sadece altı ay süren evliliği onu bir an olsun hayallerinden vaz geçiremedi.
Herşey bitmişti. Dünya bir daha sonsuza kadar dönüşü olmayacak şekilde durmuştu..." Evrim Akın (21) hayatında dönüm noktası olan çok sevdiği babasının ölümünü anlatırken bu sözleri kullanıyor ve gözleri doluyor. Beş yıl kadar önce, henüz 16 yaşında bir öğrenciyken dünyası alt üst oldu. " Benim için, örnek aldığım kişi yok olmuştu. Büyük bir boşluktu, bugün bile hala babamı çok özlüyorum." diye sessizce hatırlıyor kötü günlerini. Bu genç kızın ne denli güçlü olduğunu başarısı da kanıtlıyor zaten. Henüz 21 yaşında TRT 1'de her Çarşamba saat 21.30'da yayınlanan Nisan Yağmurları adlı dizinin sevilen karakteri ve en başarılı oyuncularından biri olmaya aday. Evrim, televizyon dizisinde canlandırdığı karakterde çekingen köylü kızı Kiraz'ın kül kedisi misali yükselişini iyi bir oyunculukla sergiliyor. Belki de kendi hayatının da köylü kızı Kiraz'ınkinden çok farklı olmayışı oyunculuktaki başarısının gerçek sırrıdır.1980 yılında sıcak bir Haziran gününde Ankara'da doğan Evrim Akın memur bir anneyle (Elif Akın) subay bir babanın ( Mustafa Süngü Akın) ilk çocukları. Evrim, kendisinden dört yaş küçük olan kardeşi Selçuk ile hep beraber büyümüş ona bir nevi ikinci annelik yapmış.
Oyunculuk herşeyden önemli
"Bir evcilik oyunu olarak gördüğüm yanlış bir evlilik yaşadım. Kocamın kıskançlığı yüzünden altı ay evde hapis yaşarken bile, hep oyunculukta bir yerlere geleceğimi hayal ettim durdum." Henüz 17 yaşındayken yaptığı ve sadece altı ay süren evliliğini şimdi böyle anlatıyor. 1997 yılında babasını kaybetmesinin sıkıntılarıyla boğuşurken bu evlilik ona bir an için bir çözüm gibi gelmiş, oysa yanıldığını anlaması hiç uzun sürmemiş.Akademide hocası olan bir gence aşık olan Evrim onunla evlendiğinde bambaşka bir insanla karşılaşıyor. Onu hep kıskanıyor ve insanlarla ilişkilerini kesiyor. Hatta kocası onu eve kilitleyerek işe gidiyor. Ama Evrim mutfakta zaman geçirmek için oyalanırken, televizyonun karşısında filmleri izlerken bile hep bir gün kendi filmlerini izlemeyi hayal ediyordu. Artık oyunculuk onun hayatında ekmek ve su kadar önemliydi.
Hayata sitem ediyor
Küçük yaşlarda baleye başlayan Evrim daha ilk okulda bir inşaatta düşerek ayağını incitiyor, bu da baleye veda etmesine neden oluyor. "Ne zaman bir dans ya da bale gösterisi izlesem oradaki dansçıları çok kıskanıyorum. Onların yerinde olabilmeyi çok isterdim" diyerek hala içinde yarım kalan bale özlemini dile getirmeden edemiyor. Daha sonra babasının işinden dolayı İzmir'e yerleşiyorlar. Konak Belediyesi'nin tiyatro okulunda sahnelere ilk adımı atıyor.
Liseyi bitirdikten sonra konservatuar eğitimi almak için 1996 yılında İstanbul'a dayısının yanına geliyor. Müzdat Gezen Sanat Okuluna kayıt olup bir süre burada eğitim gördükten sonra babasının ölümüyle okulunu yarıda bırakıyor. Ama bu yine de oyunculuğa veda etmesine neden olamıyor. İki yıl İbrahim Tatlıses ile çalışan Evrim İbo Show'da ve İmparator dizilerinde oynadı. Aynı zamanda İbrahim Tatlıses'in özel asistanlığını üstlendi. "İbrahim Bey'e halen çok şey borçluyum ama benim hayalim oyuncu olmak, onunla beraber çalışmam ise bunugerçekleştirmemi engelliyordu" diyor. "Nedense bazı şeyler hep benim aksime gelişti, hayatımda yaptıklarım yanlış anlaşıldı, yapmak istediklerim için ilerleyişlerim hep nankörlük sayıldı. Bana yapılan iyilikleri unutmasam da insanlar beni unutuyor." diye sitem ediyor.Hayatında sıkı sıkıya sarıldığı ailesi onun için çok önemli. Annesi Elif Hanım (45) ve erkek kardeşi Selçuk'la (17) beraber yaşıyorlar. Evrim ailesine çok bağlı. Hayattaki en büyük hazine olarak onları görüyor. Annesi emekli bir memur Elif Hanıma Evrim'i sorduğumuzda " Babamızdan sonra evin direği o oldu. Benim için övünebileceğim bir dost ve arkadaş" diyor. Kardeşi Selçuk Beşiktaş Lisesinde son sınıf öğrencisi. Aynı zamanda da lisanslı olarak futbol oynuyor. "Benim için Selçuk denildi mi akan sular durur. Onu çok severim belki de bana babamın en kıymetli hatırası olduğu için kutsal da diyebilirim."




Hakkında Bilinmeyenler
Evrim Akın Jim Morrison fanatiğiymiş hatta aşıkmış ona..şu anda Skin,Faithless,Senem Deyici,Keith Jarrett,Pink Martini dinliyormuş..
internetle arası fena değilmiş..internette,mümkün mertebe maillerine bakarmış.eşki sözlüğe bakarmış,çok eğleniyormuş burada...msn kullanıyormuş..msn 'de arkadaşlarıyla konuşuyormuş ama tanımadıklarını eklememeye çalışıyormuş..
kendisini sette ata demirer ve engin günaydın güldürüyormuş..
evrim akın erken evlilik yapmış ve kısa sürede bitmiş..
evinin rahatlığını çok seviyor ve evden dışarı pek çıkmıyormuş..
evrim akın ile nehir erdoğan çok sıkı bir arkadaşmış..kankiler sık sık evde makarna partisi düzenliyorlarmış...




Bir Röportaj
*Oyunculuk kariyerinize nasıl başladınız?

Ankara’dan İzmir’e yeni taşındığımız günlerde, henüz lise birinci sınıftayken Konak Belediye Tiyatrosunun tiyatro kursuna gitmemle başladı. Sonra kursiyer oldum.Hocalarımız bizi yavaş yavaş oyunlara çıkarmaya başladı. ve tiyatrodan vazgeçemeyeceğimi anladım.
Daha sonra Kültür-Sen’e geçtik. Burada oyunculara burs veriyorlardı. Artık kursiyer olarak değil de, oyuncu olarak çıkıyorduk oyunlara, bu arada lisedeki gösteriler de devam ediyordu bir yandan.
Sonra oyunculuk bölümüne gitmek istediğimi anneme söyledim, annem pek istemedi, fakat babam çok destek oldu. Böylece buralara kadar geldik işte...

*Avrupa Yakası’na nasıl seçildiniz peki?

Onun çok enteresan bir hikayesi var. Ben Estağfurullah Yokuşu’nda oynuyordum, Kanal D’de. Bu dizinin yardımcı yönetmeni Jale Hanımla aylar sonra, karşılaştığımızda bir sitcoma başlayacaklarını söyledi. Kadro kuruluyor ama , “seni alamıyorum, sana uygun rol bulamıyorum, çok üzülüyorum” dedi. Belki konuk oyuncu olarak almaya çalışırım seni” demişti.
Sonra 31 Aralık saat 14.00’te, hiç unutmuyorum, telefonum çaldı. Jale hanım arıyor, “Evrim hemen buraya Plato’ ya gelir misin, bir iş görüşmesi var ” dedi bana. Gittim tabi deneme çekimi yaptılar. Yönetmenimiz , “saçını sarıya boyatır mısın” dedi, ben de “rol benim olursa neden olmasın” dedim ve bu şekilde anlaştık...

*Zor olmadı mı esmerlikten sarışınlığa geçmek?

Tabii ne çıkacak diye korkuyorsun ama, sonuçta ortada bir iş var ve iş yapmam gerekiyor, maddi anlamda da çok yeterli değildim o sıralar, ben de boyattım saçlarımı.
İlk başlangıçta Selin rolü her bölümde yoktu sonradan sanırım çok sevildi ve devamlı oldu. Aslında kimler kimler gelmiş benden önce bu rol için, ama olmamış... İşte böyle zor oldu, ama güzel oldu.
Selin karakterinin kendine has bir konuşma tarzı var Bu çok kolay değildir herhalde? Bunun için çalışıyor muydunuz?
Rolü almadan önce bana karakterin özellikleri anlatılmıştı. Gülse, bütün karakterlerin açılımlarını yazmıştı. O bana çok yardımcı oldu, işe bir sıfır önde başladım bu karakter analizi ile. Bir de, biz arkadaşlarla kendi aramızda tikkyleri taklit ederek eğlenirdik bol bol.“Aaa gelcem” “ben aa yapcam ben” diye konuşurduk , o yüzden zor olmadı benim için.

*Peki setten çıkışta normal konuşmanıza adapte olmanız zor olmuyor mu?

Şimdi o şöyle oluyor; kostümlerimi çıkardığım anda, o makyajı silince, saçımı da toplayınca Selin gidiyor ve Evrim Akın geliyor. Zaten bu karakter sette güzel ve o oraya çok güzel uyuyor. Dışarıda, ya da tek başına güzel olmuyor Selin.
Selin’le aranızda benzerlikler var mı? Konuşmalarınızda yok, onu anladık, fakat yaşam tarzı, sosyal aktivitelerde, giyiniş tarzında vs. benzerlikler var mı?
Aslında ben sana benzemiyorum desem de, bu senin için ne kadar inandırıcı olur bilemiyorum. Bu ancak beni tanıdıkça anlaşılır gibime geliyor...

*Selin hakkında ne düşünüyorsunuz?

Selin gibi tipler aslında komik geliyor bana.. Selin bir anti-kahraman, ama bir anda herkes çok sevdi...
Zaten ilk başlarda “herkes benden nefret edecek” diye korkularım vardı. Ama bir anda dengeler değişti ve herkes Selin’i sevdi, ben de sevmeye başladım.
İyi niyetli, duygusal, fazla zararlı değil, aklı çok çalışmadığından mı, beynini çok yormadığından mı??? O pırlantalar taksın, tikky tikky giyinsin... O’nun hayatı solaryumu, makyajı...
Bakış açısı günlük, yüzeysel ve popülist. Ne güzel gidiyorduk, klasikler, romantikler, mavf etti bizi bu popülistler…

*Avrupa Yakası çok başarılı bir dizi. Böylesine bir ekiple çalışmak çok zevkli olmalı?

Tabii canım.... Aşırı bir zevk!!! Her defa sete giderken bir an önce orada olayım diye bakıyorum. Engin Günaydın orada olsun, Ata orada olsun, Hümeyra Hanım orada olsun, herkes orda olsun istiyorum…
Çalışırken de eğleniyoruz bir yandan, kamera arkaları... Takılıyoruz, kekeliyoruz, şaşırıyoruz...Hatta birgün çekimde Ata Cem’e Levent demiş, ben de Kubilay’a Vural demişim, sonradan fark ettik ...
Birbirimizin bu tuhaflıklarına, oyunlarına çok gülüyoruz. Bir kere çok şanslıyım, çok iyi insanlarla çalışıyorum.

*Avrupa Yakası uzun süre devam eder mi?

Keşke buna karar vermek benim elimde olsa... Ben bunu 10 sene daha sürdürürdüm. Ancak (bir değneğim olsa): bu diziyi yirmi beş dakika yapardım, dünyada da örneklerini görüyoruz, bütün sitcomlar 25- 30 dakika. “Married with Children” olsun, “Seinfeld” olsun; hepsi tadımlık, özlüyorsunuz, tadına doyamıyorsunuz...
Bizimkinde ise, üç haftayı bir bölüme sıkıştırıyorsunuz, aslında daha kısa olsa, çok uzun yıllar devam edebilir. Çünkü böyle bir ekip herzaman bir araya gelir mi bilmiyorum....
Bundan önce hangi projelerde yer aldınız?
Ben “Nisan Yağmuru”nda oynadım. “Canım Kocacım” da yer aldım. Bir de “Estağfurullah Yokuşu” vardı...

*Selin karakteri Evrim Akın’ın patlamasını sağladı mı?

Tabii... O su götürmez bir gerçek. Aslında bunu bütün oyuncu arkadaşlarım yaşadı Avrupa Yakası ile... Gülse’nin ve diğer oyuncu arkadaşlarımın zekasına, mizahına, diline, yeteneğine daha sonra da kendi yeteneklerime bağlıyorum ben bunu. Sonuçta ortaya çıkan şeyde hepimizin emeği var...

*Sette sizi en çok kim güldürüyor? Kim güldürüyor???

Ata ve Engin çok güldürüyor... Bir de Bülent ile bizim garip bir elektriğimiz var. Hiçbir şey yapmasak da gülüyoruz. Onunla, biz eski arkadaşız, ondan herhalde... Gazanfer Bey’i de izlerken çok gülüyorum. Ama en çok Ata’ya, Engin’e ve Bülent’e...

*Gelelim Evrim Akın’a... Evrim Akın neler yapar dizi dışında???

Neler yapar? İngilizce dersine başladım….Spora gidiyorum.... Film izliyorum bol bol... Oyunlara gidiyorum, çok güzel tiyatro grupları var onları izlemeye gidiyorum... Dinlenmeye çalışıyorum, ailemle vakit geçiriyorum...

*Spor yapıyorum dediniz o zaman formunuzu spora mı borçlusunuz?

Yeni başladım aslında spora. Çocukken de yapıyordum, babam çok haşır neşirdi sporla, o yönlendirdi bizi. Kardeşim sporla profesyonel olarak ilgileniyor. Spor akademisinde kendisi. Ailemizin en güzel vücutlusu odur aslında.

*Ne tür müzikler dinliyorsunuz?

Ben çok karışık müzik dinliyorum aslında. Ama bir “Jim Morrison” fanatiğiyim, aşığıyım hatta... Birkaç şarkısı var çok sevdiğim, onları günde üç kere dört kere dinlerim.
Bundan önce de iki üç yıl sadece “Massive Attack” dinledim. Ben tutuldum mu başka bir müzik ya da grup dinleyemiyorum. Şu aralar ise Skin, Faithless, Senem Deyici, Keith Jarrett, Pink Martini dinliyorum.

*İnternetle aranız nasıl?

İnternetle aram fena değil, idare eder. Mümkün mertebe maillerime bakıyorum..Bazen “ekşisözlük”e bakıyorum, hoşuma gidiyor, çok eğleniyorum orada... Bence herkes baksın. MSN kullanıyorum, arkadaşlarımla konuşuyorum ama tanımadıklarımı eklememeye çalışıyorum...
Araştırmalar için “google” çok faydalı. Aslında internet bir derya deniz, ben ise onun bir kıyısını, bir koyunu yakalamışım, orada koyda takılıyorum, canım isterse dışarı çıkıyorum, kurulanıyorum... Canım isterse giriyorum, oyun oynuyorum... Eğlence ve araştırma amaçlı kullanıyorum.
İleride neler yapmayı düşünüyorsunuz? Belirli hedefleriniz var mı?
İnsan birçok şey yapmak istiyor da, ne yazık ki plan program yapmak bizim en doğal hakkımızken, elimizden alınan bir şey. Yaşadığımız koşullar nedeniyle, hiçbir şey hakkında plan yapamıyoruz. Çünkü ne olacak ne bitecek belirsiz, ülkenin ve dünyanın gidişatı plan yapmaya uygun değil. Ne ekonomisi ne de bütünüyle yaşantı.
Anı yaşıyoruz hepimiz şu anda, hepimiz günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ama benim isteğim mesleki anlamda ilerde iyi projeler yapmak, iyi sinema filmlerinde, derdi olan, bir yerlere değen, dokunan filmlerde yer almak...

*O zaman Selin karakteriyle sabitlenmiş değilsiniz? Daha önceden biliyoruz örneklerini ama bunun dışında birçok farklı rolde yer alabilirsiniz, değil mi?

O fırsat tanınırsa, neden olmasın... Mesela biz bu yaz Yönetmen Şahin Alparslan ile bir film çektik adı “Şaşkın”. Selin’ den apayrı bir karakteri canlandırıyorum. Mart gibi gösterime girecek. Filmi montaj aşamasında görenler beni tanımamış, “kim bu kız” diye sormuşlar.
Gelen projelere göre , yazılan role göre, ben de öğrendiklerimi ve öğreneceklerimi, birikimlerimi oraya kanalize ederim ve ona göre bir şeyler yapmaya çalışırım...

*Siz de herkes gibi kendinizi Ally Macbeal rolündeki Calista’ya benzetiyor musunuz?

Bilmem ki, o çok güzel değil mi??? Dudakları kalın diye mi acaba? Ben de biraz öne çıkarıyorum dudaklarımı Selin rolünde belki ondandır… Tikky kızlar hep böyle dudaklarını büzüştürürler ya... Calista çok güzel bir kadın, ben çok severdim onu.

neReye iSterSen oRaya qiT!!
saNa DUR deMek geLmiyoR içimdeN!!..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Evrim akın biyografi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» EVRİM AKIN VİDEOLAR
» Evrim Akın
» evrim akın muğladaydı
» EVRİM AKIN'LA SAMİMİ RÖPORTAJ
» evrim akın ölümden döndü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Evrim Akın Fan Club :: Evrim Akın :: Evrim Akın Hakkında-
Buraya geçin: